Dünya ekonomisi, Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasındaki alınan Rusya’ya yönelik yaptırım kararları, FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artışları, ABD’de gerçekleşen banka iflasları, NATO’nun genişlemesi ile şekillenmekte olan yeni siyasi dengeler, Euro Bölgesi’nde üretimin ve ekonominin daralması, küresel iflaslar ile iflas beklentilerinin artması etkilerinin altında bulunmaktadır.
Ülkemizde de şirketler, son aylarda önemli ekonomik ve siyasi gelişmeler altında üretim-satış faaliyetlerini sürdürmektedir. Toplam ihracat ve ithalat hacminin artış kaydetmesine karşın, dış ticaret açığının artarak sürdüğü ülkemizde, bu açığın kapatılmasında, turizm gelirleri ile net hata-noksan hesap başlığı altında sağlanan gelirler etkili olmaktadır. Ancak, bu husus ülkemizde dövizde artış beklentisi yaratmaktadır.
Yurtiçinde üretim ve satış yapan şirketlerimizin son dönemlerde faaliyetlerini sürdürürken karşılaştığı sorunlar aşağıda özetlenmiştir;
- 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin siyasi yapıda ve ekonomi politikasında değişim beklentisi yaratması nedeniyle yatırımların bir müddet askıya alınması.
- Kahramanmaraş Depremi’nin can ve mal kaybının yanı sıra ülke ekonomisine büyük ölçüde zarar vermesi.
- Ülke ekonomisinin enflasyonist sürece girmesi ve tüketicilerde alım gücünün oldukça azalması.
- TCMB tarafından açıklanan gösterge faizinin enflasyon düzeyinin oldukça altında kalmasına karşın, mevduat ve kredi faizlerinde artış yaşanması ve reel sektörün düşük faiz imkanlarından sınırlı yararlanabilmesi.
- Dış Ticaret Açığının artarak sürmesi ve döviz kurlarında artış baskısı yaratması.
- BDDK ve TCMB’nda yapılan mevzuat değişimleri ile dövize ve kredi kullandırımına yönelik talebin azaltılması amaçlı önlemlerin arttırılması.
- Asgari ücretin enflasyon artışına bağlı olarak yükseltilmesi ve bu hususun şirketlerde personel ve toplam maliyetlerin artmasına yol açması.
- EYT’lilerin emeklilik hakkı kazanması sebebiyle ödenecek kıdem tazminatlarının şirketlerde ek fon ihtiyacı oluşturması.
- Doğalgaz ve elektrik fiyatlarında son ayda yapılan indirime rağmen, bu giderlerin toplam maliyetlerdeki ağırlıklı etkisinin sürmesi.
- Kur Korumalı Mevduat hacmini artışı ve bu mevduatın Devlet Hazinesi’ne oluşturacağı ek maliyetleri karşılamada alınacak vergisel önlem veya emisyon hacmindeki artış beklentileri.
- Kur artışının enflasyon hacminin altında kalması ve değerli TL’nin ihracatta rakip ülkeleri avantajlı hale getirmesi.
Yukarıda saydığımız unsurların yanı sıra her şirketin kendi sektörünün özellikleri, müşteri portföyü, üretim-satış stratejisi, mali gücü ve pazar beklentileri dahilinde oluşan sorunlar ile karşı karşıya bulunması söz konusudur.
Bu hususlar dahilinde; tüm ölçekteki şirketlerimizin; pazar kaybı yaşamaması, mali yapısını desteklemesi, reel büyüme ve yeterli kar sağlayabilmesi, yurtiçi ve yurtdışındaki olumsuzluklardan minimum düzeyde etkilenmesi için ulusal ve uluslararası riskler ile fırsatları dikkatli değerlendirmeleri, mali yapısı ile dengeli yatırımlar yapmaları, müşteri portföyünü çeşitlendirmeleri, müşterilerinin ödemelerini düzenli takip etmeleri, likidite oranlarını sektör ortalamalarına paralel oluşmasını sağlayacak önlemleri almaları, maliyet kontrolünü iyi yapmaları ve özellikle OBİ-KOBİ ölçekli şirketlerde de kurumsallaşmaya önem vermeleri uygun olacaktır.
Ratingmetre A.Ş.